23 Mayıs 2015 Cumartesi
BİR ŞAİRİ SEVMEK
Aynadaki kadına bakıyordum.Saçları birbirine karışmış,rimelleri akmış,umuttan yoksun gözleri de cabası.
O bendim."Zavallısın" dedim kendime."Yine böyle süslendin,boyandın,ve yine asla senin olmayacak bir adamı görmek adına,samimiyetten eser bulunmayan bir davete iştirak edeceksin."
Karar vermiştim.Bu son olacaktı.Ne Atilla'nın hayaline,ne de o bana yazılmamış şiirlerine yer yoktu artık hayatımda.Yalnızca bir defa daha uzaktan bakacaktım ona.Sonra gölgesinden öpüp,sessizce yok olacaktım yöresinden.
Saçlarımı taradım,gözlerimi temizledim ve yarı perişan bir vaziyette çıktım evden.Taksi bayağıdır beni bekliyor olmalıydı,adamın oflamalarından anlamıştım bunu.Adresin yazılı olduğu kağıdı uzattım ve gereksiz bir muhabbete girmekten kaçındım.
Davetin yapılacağı yerin bahçesinde yürürken,ayağımdan kulak tırmalayıcı bir çatırtı geldi.
"Kahretsin!" deyip kırılan topuğu çimlere doğru fırlattım.Sonra ayakkabılarımı da çıkarıp attım aynı yere.Utanmam da korkum da kalmamıştı.Yalın ayak salondan içeri girerken tanıdık,tanımadık tüm gözlerin üstüme çevrildiğini hissettim.
Tam karşımda,mısralarına misafir olmak için yanıp tutuştuğum o adam,ve ben yalın ayak,çırılçıplak sevdamla,onun varlığını gizliden selamlayarak bir köşeye oturup,onu seyre daldım.Yanındaki birkaç dalkavuğa halkın şiir anlayışından bahsediyordu.Arada bir,o hayranlık duyduğum gözlüklerini düzeltiyor ve gülümsüyordu belli belirsiz.
Nasıl olurdu da,birini bu kadar yıl uzaktan seyredip,yanına yaklaşma cüretini bulamazdı insan? İçim kan ağlarken,daha ona tek bir kelime edememişken,vedalaşacaktım öyle mi?
Birkaç damla yaştan sonra masadan kalkıp,başım önde,kapıya yürüdüm.Derinden,tok bir sesin "Bir dakika!" demesiyle başım döndü.Tanıdığım,bildiğim,hep kulağımda çınlayan o ses.Ama bu defa çok yakından.
Ona doğru dönerken sendeledim,sıcacık elleriyle omuzlarımdan yakaladı beni.Dua etmek istiyordum,şükretmek istiyordum.İkisini de yapamadan,sadece ağladım.
"Böyle güzel gözlerde,bunca yaş neden?" diye sordu şefkatle.
Utanma duygusundan sıyrılıp,hep sustuğum gerçeği vurdum yüzüne.
"Sizin için."
Kaşlarını çatıverdi ve ben,kaşlarını çattığında alnında oluşan o çizgi olmak istedim belki de bininci kez.
"Benim yüzümden mi? Fakat,böyle güzel gözlerin ıslanmasına sebebiyet verecek bir kusurum olmuşsa,yazıklar olsun bana!"
"Sizin için...Bunca yaş,sizin şiirlerinizin kadını olamadığım için."
İnce dudakları ketum bir tavırla kıvrıldı bunu duyunca.
"Adınızı bahşetmeniz mümkün mü bana? Yoksa kıvranayım mı bu yaşlara kefaret olarak?"
"Güzide" dedim hiç düşünmeden.
"Güzide..." Yanağımdaki ıslaklığı elleriyle sildikten sonra uzun uzun baktı yüzüme.
"Bu ıslak bakışlarınızın üstüne and içerim ki,bundan sonra yazdığım bütün mısraların baş tacı siz olacaksınız.Size,'kalemimin baki misafiri' diyeceğim."
Anın gerçekliğine inanamayarak "Sizi çok bekledim" dedim."Çok bekledim gözlerinizin bana değmesini."
Derken,uzaklaştım bir adım.Gitme vaktiydi.
"Ne büyük lütuf ki,gözlerimin perdesi tarumar oldu şimdi."
"Keşke benim yüreğimde yuva yapmış hastalıklı aşk da tarumar olsaydı.Belki o zaman onu taşıması daha kolay olurdu."
Şaşirdi bu acımasızlığıma.Hemen ardından güldü ve dünyada var olan en bariz hakikati fısıldadı bana.
"Güzide,içinde aşk olmayan yürek,bir et parçasından ibarettir."
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Çok sevdim bu yazını, en çok ta şu kısmı "Sonra gölgesinden öpüp,sessizce yok olacaktım yöresinden." Bir şaire aşık olunur mu hiç? Olursan da sonun hayırlı olur mu hiç?
YanıtlaSil