4 Nisan 2015 Cumartesi
BİR RENGİ VAR MIDIR HAYATIN?
Nemli,kimine göre bunaltıcı bir Ağustos sabahındayım.Elimde çok şekerli,sütlü kahvem...Ve inanılacak gibi değil,kuşlar ötüyor her şeye rağmen.Ağaçların dalları tembel tembel salınıyor,mevsimsiz dökülen yağmurlardan olsa gerek,kusursuz bir yeşile bürünmüşler.
Gariptir ki, insan böylesine basit ama kalabalık bir anın ardından fark eder hayat denen şeyin aslında ne denli değerli olduğunu.
Şu kahvenin burna vuran şekerli buharı bile gülümsetebiliyorsa,sokağın başından kendini bisikletiyle salıveren çocuğun çığlıkları bizi heyecanlandırabiliyorsa,hala mırıldanabiliyorsak en sevdiğimiz şarkıları sesimizin rengine aldırmadan,hayat yaşamaya değer değil de nedir?
Bunu bildiğimiz halde isyan edip,yenilgi bayraklarını çekmek,bu çizdiğimiz neşeli hayat tablosuna ters düşmüyor mu sizce de?
En basiti ; kalbimiz bir defa kırıldığında,kendimizi kenara çekip etrafımıza görünmez ve kalın duvarlar örüp,bu kırgınlık asla geçmeyecekmiş gibi davranıyoruz.Unuttuğumuz şey ; acının da,kırıklıkların da hayat denen bu renkli tablonun olmazsa olmaz bir parçası olduğudur.Biz kabul edelim ya da etmeyelim,hiç bir zaman aynı renk olmaz hayatlarımız.Bazen fincandaki kahve kadar hüzünlüdür,bazen de yürümenin zevkini yeni keşfetmiş minik bir kız çocuğunun pabuçları kadar neşeli,ya da pencerinin önünde annemizin bin bir emekle yetiştirdiği güller kadar güzel fakat dikenli.Kimi zaman da yatağımızda tembel tembel esnerken yüzümüze vuran gün ışığı kadar tatlıdır hayat.Verdiğin kadar,aldığındır.Serdiğin kadar da,topladığın.
En renksiz sandığında bile,mutlaka bir rengi vardır.mühim olan ise,her rengi mümkün olduğunca tatmaktır.İtirazı olan???
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder